Günümüzde, milyarlarca insanın daha doğar doğmaz birer üyesi konumuna geldiği üç büyük dine ait kutsal kitaplar , çeşitli UFO gözlemleriyle doludur.
“ Yalnız kendi kendine yanan büyük bir alev , etrafa ışık saçıp onlara korku ve endişe verdi. Dehşete kapıldılar . Bu görüntü uzaklaşıp gittikten sonra, gördükleri şeyin diğerlerinden korkunç olduğunu düşündüler.” (58.3:17/6)
Museviliğin Kutsal Kitabı Tevrat’ta yer alan bu gözlem, aşırı aydınlatılmış halde iken ışık osilasyonu yapan ve bu nedenle de yanan ateş görünümü veren bir Tanrı Taşıyıcı (UFO) dan başkasını anlatmamaktadır. Zira aynı tanrıyı hiç ışıksız ya da daha az ışıklı halde iken görenler, onu bir ateş kütlesi olarak değil de fark edebildikleri gövde biçimiyle algılamaktadırlar:
" Çöle doğru baktılar, ve işte Rabbin izzeti bulutta göründü... "
“ Ve Rab gündüzün bulut direğinde , ve geceleyin ışık veren ateş direğinde gidiyordu... (2:13/21)
“ Ve Rab Musa’nın önünden geçti. Ver Rab buluttan indi ve orada onunla durdu.”
(57.A.2:13/21,34/5) Eyüp ile Davud peygamberin kutsal kayıtlarında yer alan Allah ve de UFO tanımları ise şöyledir:
“ O bir ateştir!”(57.A.15:31/12)
“Allah parladı. Önünde ateş, ve çevresi çok kasırgalı! Allah’ımız geliyor!” (57.A.16:50/2-3)
“İsa’nın Vaftizi” adındaki bu resim Flaman ressam Aert De Gelder’a aittir. 1710’da yapılmıştır ve Cambridge’deki Fitzwilliam Müzesi’nde bulunmaktadır. Disk şeklinde bir cisim vaftizi yapan Yahya’yı ve İsa’yı bir ışık demetiyle aydınlatıyor.
Burada Davud peygamberin tanımladığı UFO’nun sadece uç kısmındaki kabin aydınlatılmış olup, şimdi benzeri bir durumu günümüzdeki bir vakadan izleyelim :
“O, yirmi metre kadar uzunluğu olan, metalik bir cisim gibiydi. Ön kısmını saran bir yeşil ışık içinde görünüyordu.” (153:10)
Ve şimdi de, yine Musevi peygamberlerden birinin, Zekarya peygamberin silindirik bir UFO tanımını izleyelim :
"Ve, gözlerimi kaldırıp baktım. Ve işte, uçmakta olan bir tomar gördüm. Uzunluğu yirmi arşın kadardı." (57.A.31:5/1-2) Ve, Üç büyük dinin kurucu Tanrısını ve de onu taşıyan UFO’yu tanımlayacak oldukça düşündürücü ve net bir örneği, şimdi İşaya peygamberden görelim:
“ İşte Rab tez giden buluta binmiş de gidiyor (57.A.17:19/1)
Öğretileriyle, bu gün milyarlarca insanın ulaşabileceği, evren kuşatıcı bir Kozmik Güç fikrini bırakmış olan bu tanrıyı, şimdi onu kuşatan iç içe iki UFO’suyla birlikte izlemeye çalışalım :
“ Ve baktım. Ve işte, şimalden durmadan ateş saçan büyük bir bulut geliyordu. Çevresinde parıltı, ve ortasında , sanki ateş ortasında ışıldayan maden. Ve, onun ortasından kerubi çıktı.”(57.A.20:1/4-5)
Görüldüğü gibi, oldukça ışıltılı devasa bir bulut içersinden, madeni gövdeye açılan bir kapıdan uçarak çıkan ikinci bir araç söz konusudur. Bir özelliğinden dolayı kerubi olarak adlandırılan bu taşıyıcının oldukça ayrıntılı yan üniteleri bulunmaktadır. Bu nedenle, bu ilginç taşıtı sadece genel görünüm ve özelliklerini yansıtan izlenimleriyle tanımaya çalışalım:
"
Ve gök kubbesi benzeyişi! Korkunç billur gibi! Ve kubbe altında kanatları , birbirine doğru dümdüzdü. Kanatlarının gürültüsünü işittim. Sanki, çok suların sesi. Bir kargaşalık sesi. Sanki , bir ordu velvelesi. Ve, kubbenin üzerinde bir ses vardı.
Ve, kubbenin üzerinde gök yakutun görünüşü gibi bir taht benzeyişi vardı. Ve, taht benzeyişinin üzerinde, yukarıdan insan görünüşünün benzeyişi vardı. Ve, belinden yukarı görünüşünü ışıldayan maden gibi gördüm, sanki ateş görünüşü. Ve, çevresinde parıltı! Yağmur günü bulutta olan yayın görünüşü nasılsa , çepeçevre parıltının görünüşü öyle idi. Rabbin izzetinin benzeyişinin görünüşü bu idi. " ( 57.A.20:1/22-8 ) Anlaşılacağı üzere , yarım küre biçimli bu taşıt ; alt kısmından gelen pervane sesinin üzerinde yansıdığı iç kısımdan yayılan ışığın ise , üzerinde kırılarak gökkuşağına benzer bir hale oluşturduğu şeffaf bir yüzeye sahiptir. Peygamberin açık bir şekilde gözlemlediği bu Tanrı ,söz konusu araç içerisinde ona gelmiş, emirlerini verdikten sonra ise , büyük bulutunun içine geri dönmüştür.
“Saint Emidius’un Vahiyi” (1486) isimli üstteki tablo Carlo Crivelli (1430-1495) tarafından yapılmıştır ve Londra’daki Ulusal Galeri’de asılıdır. Tabloda, disk şeklindeki bir obje Meryem’in başındaki tacının üzerini bir ışık demetiyle aydınlatıyor. Resmin hemen yanında objenin büyütülmüş şekli görülmekte.
Davud peygamberin de bir kerubi gözlemi olup, bu gözlem kayıtlara ise şöyle geçmiştir:
“ Ve, bir kerubiye binip uçtu. Ve , yelin kanatları üstünde yükseldi.”(57.A.16:18/10)
Ve şimdi , peygamber Hezekiel'in tanımladığı UFO'yla ilgili bazı kanat özelliklerini izleyelim:
“ Ve dört yanlarında kanatları şöyle idi: Kanatları ayrılmıştılar. İki kanat birbirine bitişmişti. Kanatları birbirine bitişmişti. Kanatları çepeçevre gözlerle doluydu . Kanatları birbirine dokundukça , onların sesini işittim.”(57.A.20:1/8-11;3/13:10/12)
Söz konusu kubbenin yerle temasını sağlayan dört ayağı bulunmakta olup, bu sütunların her birinde , üst uca yakın olarak konuşlandırılmış dört kanatlı pervaneler bulunmaktadır. Peygamberin göz diye tanımladığı ihtimalen perçin türü kabartılarla dolu olan bu kanatların dönüşü, birbirine çarpma şeklinde algılanmaktadır ki ; bir helikopter pervanesini izleyen kişinin şayet yeterli bilgisi olmasa , günümüzde de aynı yanılgı yaşanabilecektir. Şimdi, bu pervanelerin ilginç bir özelliğini anlamaya çalışalım:
“ Kanatlarını kaldırdılar, ve yerden yükseldiler . Ve kanatlarının sesi, Kadir Allah söz söylediği zaman sesi nasılsa , öyle işitildi.” ( 57.A..20:10/5,9)
Anlaşılacağı gibi, taşıyıcı durduğu zaman , kanat konumları değişip aşağıya , söz konusu sütunların üzerine doğru kapanmakta, yeniden hareket edileceği zaman ise kanatlar kaldırılarak dönme işlemi başlayabilmektedir.
Ve şimdi , ihtimalen bu meleklerin , ya da bunlardan birilerinin de yer aldığı Tanrı bulutunun gelişini Tevrat’tan anımsayalım.
“ Ve baktım, ve işte , şimalden durmadan ateş saçan büyük bir bulut geliyordu. Çevresinde parıltı, ve sanki ateş ortasında ışıldayan maden.” ( 57.A.20:1/4)
UFO fenomeni sadece modern dünyaya özgü bir fenomen değildir ve böyle olmadığını açıkça söyleyebiliriz çünkü geçmişe ait kayıtlar sürekli olarak gökyüzünde görülen ve manevralar yapabilen nesnelerden bahsetmektedir.
Kutsal kitapları ve yaratılışa dair antik metinleri incelediğimizde, UFO’ların tarih öncesi çağlardan beri bizimle olduğunu görürüz. Üç büyük dine ait kutsal kitaplar çeşitli UFO gözlemleriyle doludur. Tevrat ve İncil’deki pek çok ayet açık bir şekilde UFO gözlemlerini ya da temaslarını anlatmaktadır. Gökyüzünde oturan tanrılar, gökten inen insan benzeri yaratıklar, uzay seyahatleri ve uçan araçlar da bu kutsal kitaplarda yer alan ortak anlatılardır.